Yolcu yine aynı yola revan,
Menzil yine görünmez ufuktan,
Hancı da kayboldu artık uzaktan.
Farkındayım şeytandı bu yola bulaşan, ve biliyorum;
Örtülü arzular, ipekten yumuşak kapaklı bir kutuda.
İşte tam şurada; bir yol kenarında, hatta bereketsiz bir tahıl tarlasında.
Gölgesiz güneşli bir havada;
Soluklan haydi, bu araftan bozma fezaya benzer kaypak mecrada.
Durma! Bir nefes kadar sende dinlen kurumuş otlardan yapma şu felek tahtında.
Biliyorum;
Feryat edeceksin belki biraz da figan.
Akıl ve vicdan, ikisi de çok uzakta bu yoldan.
Şüphesiz, kanmak isteyeceksin sende bu arzular deryasından.
Artık, gamlandığında şu gecikmesiz gerçek vuslattan.
İşte! Ateş parlayacak sonunda kar tanesi minik avuçlarından.